18 Ekim 2010 Pazartesi

Bir Akşam

Cumartesi günü Tavacı’ların baldızlara gittim çocuklarla. Coştular kudurdular. Hasan bizi almaya geldiğinde Güney gelmek istemedi. 50 kere emin misin dedim, “kalıcam siz gidin” dedi. İyi tamam dedik Ege’yle çıktık evden. Ve çıkmamızla birlikte Ege kardeşini çoooook özlediği için ağlamaya başladı. Eve kadar durduramadık ağlamasını. Ne dediysek ikna edemedik. “ kardeşimi çok seviyorum, çok özledim, ben kardeşsiz kaldım” diye diye ve bir yandan da Güney’in ona hiç izletmediği Spiderman’i izleye izleye uyuya kaldı.
Bu arada sürekli Sinem’i arıyorum bir terslik var mı gelip alalım mı diye, her defasında keyfi çok yerinde diyorlar. Bütün bu olaylar da 1 saatlik süre içinde gerçekleşiyor. Saat 10.30 da Sinem aradı aşağıdayız gelin Güney’i alın diye. Hasan’ın söylemesine göre Güney aynı türk filmlerindeki gibi babasını görünce ağlayarak ona doğru koşmaya başlamış ve boynuna sarılmış. Yukarı çıktıklarında hıçkırıklarla kucağıma atladı. Hem beni hem babasını hem de kardeşini çok özlemiş. Hıçkıra hıçkıra uyuya kaldı.
Ertesi sabah törenle kucaklaşıp öpüştüler ve yaklaşık 3 dakika sonra şimdi hatırlamadığım bir detaydan yumruklaşmaya başlamışlardı bile.

Hiç yorum yok: