30 Ağustos 2013 Cuma

2013 hiç unutamayacağımız bir yıl oldu ve olmaya devam ediyor bizim için. Öncelikle Gezi ve 15 günlük Taksim Komünü bizi tekrar hayata bağladı ve umutlarımızı canlandırdı. Sonra ilk yazlık deneyimimizi yaşadık ve yazlıkçılığın hiç bize uygun olmadığına karar verdik. Hayatımızın en uzun tatillerini yaptık. 6 hafta Çeşme, 1 hafta Antalya-Bodrum ve 3 hafta Dersim-Diyarbakır. Heryerde unutulmayacak anlar yaşadık. Tabii tatilin en harika taraflarından biri de 20 kilo vermekti. Heyecan bitti mi bitmedi tabii. Çocuklar ilkokula başlıyorlar yepyeni heyecanlar bekliyor bizi. Son olarak tabii ki mücadele bitmedi. Şimdi de savaşa karşı direnmeye devam. Hiç unutulmayacaksın 2013

18 Ekim 2010 Pazartesi

Marmaris - Selimiye

doğum yaptıktan 3.5 sene sonra ilk defa birazcık olsun dinlenebildiğim bir tatil yaptım. kalacak yer, havuz, deniz, yemekler, kısaca herşey çocuklu aileler için idealdi. bundan sonra her yaz en az bir hafta vakana'da kalacağız. şiddetle tavsiye ederim.

Bir Akşam

Cumartesi günü Tavacı’ların baldızlara gittim çocuklarla. Coştular kudurdular. Hasan bizi almaya geldiğinde Güney gelmek istemedi. 50 kere emin misin dedim, “kalıcam siz gidin” dedi. İyi tamam dedik Ege’yle çıktık evden. Ve çıkmamızla birlikte Ege kardeşini çoooook özlediği için ağlamaya başladı. Eve kadar durduramadık ağlamasını. Ne dediysek ikna edemedik. “ kardeşimi çok seviyorum, çok özledim, ben kardeşsiz kaldım” diye diye ve bir yandan da Güney’in ona hiç izletmediği Spiderman’i izleye izleye uyuya kaldı.
Bu arada sürekli Sinem’i arıyorum bir terslik var mı gelip alalım mı diye, her defasında keyfi çok yerinde diyorlar. Bütün bu olaylar da 1 saatlik süre içinde gerçekleşiyor. Saat 10.30 da Sinem aradı aşağıdayız gelin Güney’i alın diye. Hasan’ın söylemesine göre Güney aynı türk filmlerindeki gibi babasını görünce ağlayarak ona doğru koşmaya başlamış ve boynuna sarılmış. Yukarı çıktıklarında hıçkırıklarla kucağıma atladı. Hem beni hem babasını hem de kardeşini çok özlemiş. Hıçkıra hıçkıra uyuya kaldı.
Ertesi sabah törenle kucaklaşıp öpüştüler ve yaklaşık 3 dakika sonra şimdi hatırlamadığım bir detaydan yumruklaşmaya başlamışlardı bile.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Hatırladıklarım

Ege (2 yaş) televizyondan çok rahatsız oluyordu ve “başım ağrımaya girdi” deyip televizyonu kapatıyordu.

Ege( 15 günlükten itibaren) ağladığında veya ağlamadığında yatağının başına geçip acıklı bir ses tonuyla “oy oy oy oy” dediğimizde ağlamaya başlıyordu.

Ege (18 ay) Güney’e “DÜDA” diyordu. Uzun zaman da öyle dedi.

Güney kendisine “GÜNÜ” diyordu. Bir şey istediğinde 4-4 defa üstüste Günü Günü diyordu kendini göstererek.

Ege’yle Güney yataklarında oturmuş uyumaları gereken zamanda muhabbet ediyorlardı( 3 yaş ) içeri girip ikisine de bağrındım artık uyuyun diye. Dışarı çıktığımda baktım fısır fısır konuşmaya devam ediyorlar. Güney Ege’ye diyor ki “ Ege bu anneden kurtulmalıyız.”


Ege bir gün Güney’in oyununu bozuyor ( 3 yaş) , Güney sinirleniyor ama çok olgun tavırlar içinde kollarını iki yana açıyor ilk önce ve diyor ki “ Ege sana güvenim bu kadardı ama sen böyle yaptıkça güvenim kapandı kapandı, kapandı, bu arada kollarını yakınlaştırmaya başlıyor, en sonunda birleşti hiç de bir şey kalmadı” sanırım okulda öğretmenleri söylemiş.

Unutmak

bayağ bir zaman önce farkettim ki çocuklarla ilgili bir sürü güzel, ilginç ve komik olayları gn geçtikçe unutuyoruz. uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızı gördüğümğüzde on bize hatırlatıyor Ege şöyle demişti Güney böyle yapmıştı diye. o yüzden geçen gün karar verdik unutmak istemediğimiz şeyleri buraya yazalım dedik. haydi başlayalım bakalım.

5 Aralık 2009 Cumartesi

18 Ocak 2009 Pazar

13 Eylül 2008 Cumartesi

6 Eylül 2008 Cumartesi

5 Eylül 2008 Cuma

4 Eylül 2008 Perşembe

3 Eylül 2008 Çarşamba